Son günlerde Ortadoğu'da yaşanan gelişmeler, uluslararası ilişkileri büyük ölçüde etkilerken, bu durumun öncülerinden biri olan İsrail’in politikaları da dikkat çekiyor. İsrail İçişleri Bakanı Ayelet Shaked, Abraham Anlaşmaları'nın kapsamını genişletmek ve bu çerçevede Amerika Birleşik Devletleri'yle ilişkileri güçlendirmek amacıyla ABD'ye doğru yola çıktı. Bu ziyaretin, Ortadoğu’daki dengeleri değiştirebileceği düşünülüyor. Peki, bu ziyaretin ardında yatan sebepler ve olası sonuçları neler? İşte bu sorulara yanıt arayacağımız detaylı incelememiz.
Abram Anlaşmaları, 2020 yılında ABD’nin öncülüğünde, İsrail ile Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn arasında imzalanan tarihi bir dizi anlaşmadır. Bu anlaşmalar, İsrail’in Arap ülkeleriyle olan ilişkilerini normalleştirmek için atılmış dev bir adımdır. Anlaşmalar, her iki taraf için ekonomik, diplomatik ve stratejik kazanımlar vaat ederken, aynı zamanda bölgedeki barış ortamının tesis edilmesi adına kritik bir rol oynamaktadır. Sonrasında Sudan ve Marakeş gibi ülkeler de benzer anlaşmalara yeşil ışık yakmış, bu da Ortadoğu’da bir uzlaşma ortamı oluşturma çabalarının ivme kazanmasına neden olmuştur.
Ayşe Bektaş, "İsrail İçişleri Bakanı Ayelet Shaked’in ABD'ye olan bu ziyareti, yalnızca iki ülke arasındaki ilişkileri güçlendirmekle kalmayacak, aynı zamanda yeni Ortadoğu visionunu da şekillendirme potansiyeline sahip," diyor. Shaked’in yapacağı görüşmelerde, anlaşmaların kapsamının genişletilmesi, yeni ortaklıkların oluşturulması ve bölgedeki istikrarsızlıkların nasıl giderileceği konuları masaya yatırılacak. Amerika Birleşik Devletleri'nin bu tür bir diplomasi çabalarının arkasında, bölgedeki etkisini güçlendirme isteği yatıyor. Bu bakımdan, Shaked’in ziyareti, yalnızca siyasi liderlerle değil, aynı zamanda iş dünyasıyla da temaslar kurmasını sağlayacak. Bu durum, iki ülke arasında yeni ekonomik işbirliklerinin kapısını aralayabilir.
Ancak ziyaretin yalnızca diplomatik boyutunun yanında, bölgedeki barışa olan etkisi de büyük bir merak konusu. Uzmanlar, bu tür anlaşmaların daha fazla ülke tarafından benimsenmesi ve barış atmosferinin artması adına önemli olduğunu vurguluyor. Shaked’in görüşmeleri sonucunda, daha fazla Arap ülkesinin Abraham Anlaşmaları'na katılması yönünde adımlar atılması muhtemel görünüyor. Bu da Orta Doğu'da daha geniş bir barış vizyonunun önünü açabilir. Ancak bunun yanında, hala pek çok zorluk ve belirsizlik söz konusu. Örneğin, Filistin meselesi gibi çözümsüz kalan büyük sorunlar, bu barış süreçlerini tehdit etmeye devam ediyor.
Görüldüğü üzere, Ayelet Shaked’in ziyareti, sadece mevcut ilişkilerin güçlendirilmesi değil, aynı zamanda yeni işbirliklerinin ve barış ortamının oluşturulması açısından da büyük bir fırsat sunuyor. Bu süreçte, ABD’nin nasıl bir rol oynayacağı, gerçekleştirecekleri görüşmelerin sonuçlarına bağlı. Eğer görüşmeler olumlu bir şekilde sonuçlanırsa, Ortadoğu’da yeni bir dönemin kapısı aralanabilir. Ancak unutulmaması gereken en önemli nokta, tüm bu süreçlerin içinde bulunduğu karmaşık ve değişken ortamdır. Ortadoğu’da kalıcı bir barışın sağlanması için sadece siyasi irade değil, aynı zamanda ekonomik transformasyonlar ve halklar arası anlayışın geliştirilmesi de gerekmektedir.
Sonuç olarak, Shaked’in ABD seyahati, Ortadoğu'nun geleceği açısından önemli bir dönüm noktası olabilir. Gelişmeleri yakından takip ederek, zorlu ama bir o kadar da heyecan verici bu süreçte neler olacağını görmek gerçekten sabırsızlıkla bekleniyor.