İstanbul, tarihine damga vuran depremlerle bilinen bir şehir. Son günlerde artan sismik aktiviteler, vatandaşların endişelerini artırmışken, 23 Ekim 2023 tarihinde gerçekleşen depremin ardından birçok insan "İstanbul depremi hangi ilçede, kaç şiddetinde hissedildi?" sorusunu sormaya başladı. USGS (Amerikan Jeolojik Araştırma Kurumu) tarafından yayımlanan verilerle, bu depremin detayları dikkat çekici bir şekilde ortaya konuyor. Bu yazımızda, İstanbul’daki depremin etkilerini, hangi ilçelerde hissedildiğini ve USGS haritasındaki rakamları mercek altına alıyoruz.
23 Ekim 2023'te yaşanan depremin şiddeti, USGS tarafından 4.5 olarak belirlendi. Bu şiddet birçok kişi tarafından hissedilirken, özellikle İstanbul’un merkezi ve çevre ilçelerinde paniğe neden oldu. Depremin merkez üssü olarak belirlenen yer ise Marmara Denizi’nin kuzey kıyılarıydı. Bu durum, şehrin birçok yerinde hissedilen sarsıntıların sebebini açıklıyor.
Buna göre, Beyoğlu, Beşiktaş, Şişli, Kadıköy ve Bakırköy gibi merkezi ilçelerde depremin etkisi oldukça belirgin bir şekilde hissedildi. Ayrıca, Pendik, Maltepe ve Ümraniye gibi Anadolu Yakası'ndaki ilçelerde de sarsıntının yoğun bir şekilde hissedildiği bildirildi. Sosyal medya platformlarında paylaşılan yorumlarda, birçok vatandaşın deprem sırasında yaşadığı paniği ve korkuyu dile getirdiği görüldü. Bu durum, İstanbul’un büyük bir deprem riskiyle karşı karşıya olduğu gerçeğini bir kez daha hatırlattı.
Uzmanlar, İstanbul'un deprem riski açısından özellikle 7,0 ve üzeri büyüklükte bir deprem beklediğini vurguluyor. The Earthquakes Research Institute'den Dr. Ayşe Arslan, "İstanbul depremi beklenen bir gerçektir. Ancak bu tür depremler sonrasında alınacak tedbirler ve hazır olma oranı, yaşanacak can ve mal kaybını minimuma indirmek açısından kritik öneme sahiptir." diyor.
Dr. Arslan, özellikle bina güçlendirmeleri ve acil durum planlarının oluşturulmasının gerekliliğine dikkat çekiyor. "Her bireyin, deprem sırasında ne yapacağı hakkında bilgi sahibi olması gerekir. Bu tür depremler sonrasında yaşanan kayıpların önüne geçmek için devlet, yerel yönetimler ve bireyler işbirliği içinde olmalıdır." şeklinde sözlerine devam etti.
Depremin ardından Nikah dairesinin yakınındaki binalarda oluşan çatlaklar ve hasar raporları da, İstanbul’un yapı stokunun ne denli risk taşıdığını gösteriyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi kısa sürede hasar tespit çalışmalarına başlayarak, daha fazla can kaybının yaşanmaması için önlemler almaya başladı.
Özetle, İstanbul'da meydana gelen son deprem, şehirde yaşayanların aklında birçok soru işareti bırakırken, yaşanan panicin ardından özellikle deprem öncesi ve sonrası tedbirlerin alınması gerektiği bir kez daha anlaşılmaktadır. İstanbul'un fosil yapısı ve deprem kuşağı üzerindeki konumu, bu sorunun çözümüne yönelik acil adımlar atılmasını zorunlu hale getiriyor. USGS verileri ve uzman görüşleri ışığında, hazırlıklı olmak ve farkındalık yaratmak ise bu sürecin en önemli parçaları arasında yer alıyor.