İstanbul Boğazı’nda meydana gelen yoğun sis nedeniyle deniz trafik akışı büyük ölçüde aksadı. Karadeniz ile Ege Denizi’ni birbirine bağlayan bu stratejik su yolu, görüş mesafesinin çoğunlukla 50 metreye kadar düştüğü bu olumsuz hava koşullarından dolayı gemi geçişlerine kapatıldı. Denizcilerin güvenliğini sağlamak amacıyla alınan bu önlem, bölgedeki deniz trafiğinde önemli bir duraksamaya yol açtı. Gündüz saatlerinde dahi oluşan yoğun sis, özellikle büyük tankerler ve ticari gemilerin seyir halindeyken karşılaşabilecekleri riskleri artırdığı için yetkili kurumlar tarafından acil bir şekilde harekete geçildi.
İstanbul'un iklim koşulları, özellikle kış aylarında sık sık değişkenlik gösterebilir. Özellikle yaz aylarındaki sıcaklıklar, kışın yerini soğuk ve sisli havaya bıraktığında, bu tür hadiseler kaçınılmaz hale gelir. Fakat İstanbul’un coğrafi yapısı ve deniz trafiği göz önüne alındığında, sisli havanın doğurabileceği tehlikelerin boyutu da artmaktadır. Boğaz, özellikle sabah saatlerinde meydana gelen yoğun sisler nedeniyle gemilerin navigasyonunda büyük zorluklar yaşanmasına sebep olur. Gemiler, sis nedeniyle radar ve diğer görsel yardım sistemleriyle yön bulmakta zorlanırken, deniz trafik istasyonları da bu duruma çözüm yolları arayışındadır. Hava durumu tahminlerini takip eden kaptanlar ve denizcilik uzmanları, bu tür iklim olaylarına karşı sürekli hazırlıklı olmaya çalışmakta ve sisli günlerde geçiş yapmamaya özen göstermektedirler.
Deniz ulaşıma ilişkin güvenlik önlemleri, bu tür kötü hava koşullarında oldukça kritik bir hale gelir. İstanbul Boğazı'nda gemi trafiğinin durdurulması, yalnızca ticari faaliyetleri değil, aynı zamanda bölgedeki deniz turizmini de etkilemektedir. Örneğin, Boğaz turu yapan gemi turlarının iptal edilmesi, turizm sektöründe de önemli mali kayıplara neden olmaktadır. Ancak öncelik her zaman güvenlik olmalıdır; bu nedenle denizcilik otoriteleri, görünmez hale gelen su yollarında yaşanabilecek kazaların önüne geçmek için seferleri durdurma kararı almıştır. Ayrıca, gemilere saat başı olarak iklim durumu ve navigasyonla ilgili uyarılar yapılmış ve tırmanan dalgaların oluşturabileceği riskler hakkında bilgilendirmeler yapılmıştır.
Sise karşı alınan önlemler arasında, limanların görüş mesafesinin arttırılması için sis projektörlerinin kullanılması ve gemilerin belirlenen güvenli alanlarda konumlanmasını sağlamak için römorkörler ile desteklenmesi yer alır. Bu tür uygulamalar, hem gemilerin güvenli bir şekilde sefer yapmasını sağlar hem de Boğaz'daki yoğun trafiğin yeniden akışını sağlamaya yardımcı olur. Sis tabakası kaldırılana kadar, gemilerin güvenli bir şekilde hareket edebilmeleri için belirli bir süre beklemesi gerekmektedir. Bu süre zarfında ise Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü ve Denizcilik Genel Müdürlüğü'ne hayati görevler düşmektedir.
Son olarak, İstanbul Boğazı’ndaki sis olayı, bölgesel deniz trafiğinin ne denli dinamik ve değişken olduğunun bir göstergesi olarak kaydedildi. Denizcilerin ve yolcuların güvenliğini ön planda tutarak, bu tür doğa olayları sırasında kesintisiz iletişim ve koordinasyon sağlanmasının önemi bir kez daha ortaya çıktı. Kaptanlar ve liman işletmecileri, düşük görüş şartlarının yarattığı zorluklara rağmen, gemi seferlerini optimize edebilmek için deneyimlerini paylaşıyor. İlgili otoriteler, bu tür hava fenomenlerinin gelecekte daha iyi yönetilebilmesi adına çeşitli stratejiler üzerinde çalışarak, sisli günlerin İstanbul Boğazı’ndaki deniz trafiğini etkilemesini minimize etmeyi hedefliyor.