Son günlerde Orta Doğu’da tansiyon yeniden yükselmeye başladı. İsrail’in Suriye’ye yönelik saldırıları gündemde tartışılırken, Başbakan Benjamin Netanyahu ve Savunma Bakanı Yoav Katz, ordunun bu konuda harekete geçmesi için kritik talimatlar verdi. Sadece askeri yetkililerin değil, uluslararası kamuoyunun da dikkatini çeken bu gelişmeler, bölgedeki güvenlik dengeleri açısından önemli bir dönüm noktası olabilecek nitelikte.
Netanyahu’nun hükümeti, Suriye’nin topraklarında artan İran etkisinin ve bu ülke üzerinden Hizbullah’ın askeri güçlenmesini bir tehdit olarak değerlendirmekte. Savunma Bakanı Katz ise, bu tehditlere karşı İsrail’in kendini koruma hakkını savundu ve ordunun hızlı hareket etmesi gerektiğini belirtti. Katz, “Suriye topraklarında kurulu olan İran destekli grupların varlığı, ülkemiz için bir tehlike arz ediyor ve bu durumu bertaraf etmek için gereken adımları atmak zorundayız.” ifadelerini kullandı.
İsrail ordusu, Suriye’deki bazı hedeflerin tespit edildiğini ve bu hedeflerin vurulması için hazırlıkların tamamlandığını duyurdu. Ordunun hava kuvvetlerinin yanı sıra kara birliklerinin de olası bir operasyona katılması bekleniyor. Yetkililer, Suriye’nin çeşitli bölgelerinde yoğunlaşan askeri hareketliliğin İran’a ve onun müttefiklerine karşı bir yanıt olarak değerlendirildiğini ifade ediyor.
İsrail’in Suriye’ye yönelik olası bir saldırısının, Orta Doğu'daki dengeleri önemli ölçüde değiştirebileceği düşünülüyor. Washington merkezli düşünce kuruluşları, bu tür bir askeri müdahalenin sadece bölgedeki gerilimi artırmayacağı, aynı zamanda uluslararası güçlerin de müdahil olmasına neden olabileceği konusunda uyarılarda bulunuyor. İran, bu tür saldırılara karşılık verme sözü vererek, İsrail’in harekâtına karşı koyma niyetini açıkça ortaya koydu.
Uzmanlar, İsrail’in yaklaşımının Orta Doğu’daki diğer aktörler için de bir alarm durumu oluşturduğunu belirtiyor. Arabistan ve diğer Arap ülkelerinin, bu durum karşısında nasıl bir tutum alacakları merak konusu. Geçtiğimiz yıllarda yaşanan normalleşme süreçlerine rağmen, bu tür bir askeri gerilim, bölge ülkeleri arasında yeniden bir çatışma alanı yaratabilir.
Sonuç olarak, Netanyahu ve Katz'ın askeri harekât talimatı, yalnızca askeri bir karar değil, aynı zamanda diplomatik bir tartışma başlatma potansiyeline de sahip. Suriye’deki gelişmeler yakından izlenirken, İsrail’in bölgedeki politikalarının ve stratejilerinin nasıl şekilleneceği ilerleyen günlerde belli olacak. Uluslararası toplum ise, İsrail ve Suriye arasındaki çatışmaların daha da büyümemesi için diplomatik çözümler arayışında bulunmayı sürdürüyor.