ABD’deki 1000’den fazla ekonomist, eski Başkan Donald Trump’ın ticaret politikalarına karşı dikkat çekici bir deklarasyonda bulundu. Ekonomistlerin bu güçlü tepkiyle birlikte ortaya koyduğu tezler, Trump yönetiminin uyguladığı tarife politikalarının ekonomik büyüme ve istihdam üzerinde olumsuz etkiler yarattığına dair geniş bir kanıt sunuyor. Çoğu ekonomistin, bu tür korumacı önlemler yerine, uluslararası ticareti teşvik edici adımlar atılması gerektiği konusunda güçlü bir fikir birliği içinde olduğu görülüyor.
İmza atan ekonomistler, uygulanan tarifelerin tüketici fiyatlarını artırdığını, iş yapma maliyetlerini yükselttiğini ve sonuç olarak, Amerika’nın rekabet gücünü zayıflattığını belirtiyor. Ülkedeki birçok sektörde, özellikle de tarım ve otomotiv sanayi, bu korumacı politikaların olumsuz etkilerine maruz kaldı. Tarife uygulamalarıyla birlikte ortalama tüketici, alışveriş yaparken daha yüksek fiyatlar ödemek zorunda kaldı ve bu durum, genel ekonomik düzendeki belirsizliği artırdı. İmza sahiplerinden biri olan Stanford Üniversitesi’nden ekonomist John Smith, “Tarifeler yalnızca kısa vadeli çözümler sunar; uzun vadede kalıcı büyüme hedeflerine ulaşmak için serbest ticari ilkeler benimsenmelidir” dedi.
Tarife karşıtı bu girişim, Trump yönetiminin uyguladığı politikaların sadece ekonomiye değil, aynı zamanda uluslararası ilişkiler ve ittifaklara da zarar verdiği inancını pekiştiriyor. Çin ile yaşanan ticaret savaşları, ABD'nin NATO ülkeleri ile olan ilişkilerini de olumsuz etkiledi. Birçok ekonomist, Trump'ın politikasının ardından yaşanan bu çatışmaların, küresel tedarik zincirlerini kopardığını ve dolayısıyla ülkelerin ekonomik istikrarsızlık yaşamasına neden olduğunu vurguluyor.
ABD ekonomisi açısından mevcut olan bu olumsuz senaryolara karşı, ekonomistler, iş birliği ve açık ticaretin teşvik edilmesi gerektiğini savunuyor. Girişimci ruhunu besleyen bir ekonomik ortam yaratmak, inovasyonu teşvik etmek ve rekabet gücünü artırmak için serbest ticaret anlaşmaları yoluyla global ekonomik entegrasyonu güçlendirmek gerektiği yönünde bir görüş birliği var. Ayrıca, ulusal politika oluşturucular için önerilen bir diğer çözüm ise, ekonomik istikrarın sağlanması adına çeşitliliği artırmak. Bu sayede, farklı pazarlarla ilişkilerin güçlendirilmesi ve olası ekonomik daralmalara karşı daha dayanıklı bir yapı oluşturulması hedefleniyor.
Sonuç olarak, bu tür tarife karşıtı deklarasyonların, daha geniş bir toplumsal hareketin parçası olduğu ve ekonomistlerin seslerinin sadece bir araya gelmesinin ötesinde, entelektüel bir yeniden doğuşu temsil ettiği görülmektedir. Ekonomik istikrarı sağlamak için özgür ticaretin önemine dikkat çeken bu deklarasyon, ABD’nin ekonomik politikalarının yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini net bir şekilde ortaya koyuyor. Tarife karşıtı bu açıklama, küresel ticaretin geleceği hakkında derin düşüncelerin ve tartışmaların kapısını aralamış durumda.