Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) üzerindeki etkisini güçlendirmek ve bölgedeki siyasi dinamikleri şekillendirmek amacıyla gerçekleştirdiği ziyarette, KKTC hükümeti ile pek çok konuyu masaya yatırdı. Ancak, bu ziyaretten dolayı Rum yönetiminin duyduğu endişe, uluslararası politikada yeni gelişmelere işaret ediyor. Rum yönetimi, Erdoğan’ın ziyareti sonrası gündeme gelen açıklamalar ve olası stratejik hamlelerin kendileri için tehdit oluşturmaması için çabalarını artırıyor. Bu bağlamda, iki taraf arasındaki gerilim ve müzakere süreçlerinin nasıl şekilleneceği kritik bir önem kazanıyor.
Erdoğan’ın KKTC’yi ziyareti, yalnızca iki toplum arasındaki ilişkileri değil, aynı zamanda Türkiye’nin Doğu Akdeniz politikalarını da etkileyecek bir adım olarak değerlendiriliyor. Ziyaretin en önemli gündem maddelerinden biri, Kıbrıs meselesinin çözümünde Türkiye’nin rolü ve desteklediği çözüm önerileri oldu. Kuzey Kıbrıs’ın bağımsızlık ve egemenlik talepleri, Erdoğan’ın buradaki varlığını güçlendirmesiyle daha fazla öne çıktı. Bu durum, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Hristodulidis’in endişelerinin artmasına neden oldu. Hristodulidis, Erdoğan’ın KKTC ziyareti sonrasında söylemlerinin uluslararası toplumda olumsuz algılar yaratabileceğinden korkarken, Türkiye’nin bu süreçte nasıl bir rol oynayacağı konusunda belirsizlikler sürüyor.
Rum yönetiminin Erdoğan’a yönelik tepkileri, sadece sözlü beyanlarla sınırlı kalmadı. Hristodulidis yönetimi, Türkiye’nin Kıbrıs’taki etkisini azaltmak ve Kıbrıs sorununu uluslararası platformlara taşıyarak Türkiye’nin yalnızlaştırılmasını sağlamak için diplomatik girişimlerde bulunuyor. Özellikle Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler gibi uluslararası kuruluşlarda, Kıbrıs’ın birleşmesi konusundaki görüşmelerin hızlanmasını hedefliyor. Rum yönetimi, Erdoğan’ın Ottava ziyaretinde Kıbrıs’la ilgili yaptığı açıklamaları da dikkate alarak, Türkiye’nin politikalarının bölgede barış ve istikrarı tehdit edebileceğine inanıyor. Gelecek dönemde gerçekleşebilecek müzakerelerin hangi yöne evrileceği ise belirsizliğini koruyor. Belki de en akla yatkın senaryo, tarafların yeniden müzakerelere dönmesi ancak bu yolu açacak koşulların nasıl sağlanacağı, hem Kıbrıs Türkleri hem de Rumlar için belirsizlikler barındırıyor.
Sonuç olarak, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın KKTC ziyareti, Kıbrıs meselesinin derinlemesine tartışılmasına ve yeni siyasi dinamiklerin şekillenmesine yol açan önemli bir gelişme olarak kaydedildi. Türkiye’nin bölgedeki etkisinin artırılmasına yönelik atılan adımlar, Rum yönetimini derin bir endişeye sevk ederken, sürecin nasıl gelişeceği merakla bekleniyor. Ülkeler arasındaki ilişkilerin gerilimi gözler önüne sererken, uluslararası siyasette nasıl bir dönüşüm yaşanacağı ise ilerleyen günlerde daha net bir şekilde anlaşılacak. KKTC ziyareti, yalnızca Kıbrıs sorununu değil, aynı zamanda Doğu Akdeniz’deki güç dengelerini de etkileyerek, bölgedeki jeopolitik yapı üzerinde önemli bir etki yaratacak gibi gözüküyor.