Son günlerde sosyal medyada büyük yankı uyandıran bir olay, ayrılmak isteyen bir gencin, eski sevgilisi tarafından zorla senet imzalatıldığı iddiaları etrafında şekilleniyor. Olayın detayları, hem işin ciddiyetini ortaya koyuyor hem de gençlerin ilişkilerinde dikkat etmeleri gereken önemli ayrıntıları gözler önüne seriyor. Ayrılma sürecinin ne kadar zorlayıcı olabileceğini gösteren bu durum, birçok kişi tarafından endişe ve şaşkınlıkla karşılandı.
İstanbul'da yaşayan 25 yaşındaki Ayşe Y., isimli genç kadın, geçtiğimiz hafta, kendisini zorla senet imzalatmaya zorlayan eski sevgilisi hakkında suç duyurusunda bulundu. Ayşe Y., ayrılma sürecinin ardından eski sevgilisi Mehmet K.'nin kendisine baskı yaptığını ve senet imzalaması için tehditlerde bulunduğunu ifade etti. Sevgilisiyle ilişkisini sonlandırmaya karar vermesi sonrasında, Mehmet K.'nin buna karşı kayıtsız kalmadığını söyleyen Ayşe, "Bana sürekli geri dönmem için baskı yaptı. Ayrıldığım gün, zorla senet imzalamaya mahkum edildim." derken, olayın nasıl geliştiğini şu şekilde aktardı: "Bir akşam bana evde buluşmayı teklif etti. Ben de kabul ettim. Ancak oraya gittiğimde saatlerce konuşmak yerine, imzamı alabilmek için zorlamaya başladı."
Ayşe Y., mevzu hakkında ileriki süreçte daha fazla mağduriyet yaşamamak ve diğer kadınların da benzer durumlarla karşılaşmasını önlemek için kendisini zorla senet imzalatmaya çalışan eski sevgilisi hakkında hukuki süreci başlatma kararı aldı. Avukatları aracılığıyla başvuruda bulunduğunu ifade eden genç kadın, bu süreçte yaşadığı psikolojik baskının onun üzerindeki etkisinin oldukça fazla olduğunu belirtti. Gerekenin üzerinde ruhsal bir sarsıntı yaşadığını dile getiren Ayşe, "O imzayı atarken kendimi köşeye sıkışmış hissettim. Hayatta kalmak için ne yapmam gerektiğine karar vermek zorunda kaldım." dedi.
Olayın medyaya yansımasının ardından, yardımcı olmalarını isteyen Ayşe, benzer durumlar yaşayan kadınların da seslerini duyurabilmelerinin önemine vurgu yaptı. Kadın hakları savunucuları ise bu tür durumların yaygınlaştığını ve rehberlik hizmetleri ile destek sağlayacaklarını belirterek, genç kadınların bilinçli ve kaygısız bir hayat sürmeleri adına farkındalık yaratmayı hedeflediklerini ifade ettiler.
"Şiddet, sadece fiziki değil, psikolojik olarak da ciddi hasarlar bırakıyor." diyen kadın hakları savunucuları, olayın tamamen cinsiyetler arası bir subjektiflik olmadan, insan hakları çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiğini savundu. Geçmişte meydana gelen benzer olayların oftasyonunu göz önünde bulundurarak, genç kadınların bu tür durumlarda başlarına gelebilecekleri üç kola ayrıldığını belirten uzmanlar, "Bu tür olaylar yalnızca bir bireyin hayatını değil, çevresindekilerin de hayatını etkiler. Sürekli bir tehdit ve baskı altında olan bireyler; tüm çevresinden izole olabilir ve yalnızlaşabilirler." açıklamasında bulundu.
Olayın ardından sıra dışı bir şekilde sosyal medya platformlarında destek mesajları ile karşılaşan Ayşe Y., bu durumun kendisi için bir teselli kaynağı olduğunu ve cesaret bulduğunu ifade etti. Birçok kişi, yaşadığı bu olayı toplum önünde gündeme getirdiği için kendisine minnettar olduklarını dile getirdiler. Destek veren kullanıcılar, "Hepimiz bu tür durumlarla karşılaşabiliriz. Önemli olan, sesimizi çıkarabilmek ve birlikte hareket edebilmek." görüşünde birleştiler.
Söz konusu olay, kadınların karşılaştıkları şiddet ve baskı konularının daha fazla gündeme gelmesine zemin hazırlarken, her bireyin kendi haklarını savunması gerektiğini bir kez daha gözler önüne serdi. Ayrıca, gençlerin ilişkilerinde dikkat etmeleri gereken unsurları tartışmaya açarken, şiddetin kabul edilemez olduğunu vurguladı. Ayşe Y.'nin cesaretinin, başka kadınlara da örnek olabilmesi umuduyla, yaşanan bu olayın üzerine daha fazla farkındalık oluşturulması, toplum açısından kritik bir önem taşıyor.