Bir yandan bölgesel istikrarı sağlama çabaları, diğer yandan nükleer silahlanma endişeleri. ABD ve İran arasındaki ilişkiler, tarih boyunca sürekli dalgalanmalara maruz kaldı. Ancak şu günlerde, her iki tarafın da masaya oturması, dünya genelinde büyük bir merak ve heyecanla takip ediliyor. 11 Mayıs'ta Maskat'ta gerçekleşecek olan dördüncü tur görüşmeleri, uzun süredir beklenen bir dönüm noktasını temsil ediyor.
ABD ve İran’ın müzakereleri, 2015 yılında imzalanan nükleer anlaşma olan JCPOA'nın (Kapsamlı Ortak Eylem Planı) yeniden canlandırılması amacıyla yapılıyor. Trump yönetiminin 2018 yılında bu anlaşmadan çekilmesi ve İran’a yeniden yaptırımlar uygulaması, ilişkileri gerdi. Sonuç olarak, İran bölgede nükleer aktivitelerini artırmaya başladı ve bu gelişmeler global güvenlik açısından endişe kaynağı hâline geldi. Şimdi ise yeni bir başlangıç umuduyla, taraflar Maskat’ta bir araya gelerek sorunların çözümü için çaba sarf edecekler.
Maskat, uzun zamandır diplomatik bir ara bulucu rolü üstlenmiş bir şehir. 2021'de yapılan görüşmelerin ardından, tarafların tekrar bir araya gelmesi için uygun bir zemin sağlıyor. Bu görüşmelerin, yalnızca İslam Cumhuriyeti ile ABD arasındaki ilişkileri değil, aynı zamanda bölgedeki birçok ülkedeki istikrarı da etkilemesi bekleniyor.
11 Mayıs’taki görüşmelerde, tarafların nükleer programla ilgili standartlarının yanı sıra, bölgesel güvenlik meseleleri de ele alınacak. Her ne kadar daha önceki görüşmelerde belirgin bir ilerleme sağlanamamış olsa da, bu toplantının farklı bir atmosferde gerçekleşmesi ve yapıcı sonuçlar vermesi umut ediliyor. Diplomasi dünyası, bu sürecin sonucunda iki ülke arasında kalıcı bir uzlaşmanın sağlanabileceği yönünde temkinli bir iyimserlik taşımakta.
İran, müzakerelerde siber güvenlik ve enerji alanındaki işbirlikleri gibi konuları gündeme getirerek ABD ile işbirliğini artırmayı amaçlıyor. Öte yandan, ABD’nin ise yaptırımların kaldırılması konusunda İran’a bazı esneklikler göstermesi bekleniyor. Zira, her iki ülke de kendi iç politikalarında bu süreçten fayda sağlamayı hedefliyor.
Önümüzdeki günlerde, Maskat'taki görüşmelerden çıkacak sonuçlar, sadece iki ülkenin değil, tüm Orta Doğu’nun geleceğini şekillendirme potansiyeline sahip. Dünya genelinde bu müzakerelerin önemi artarken, tüm gözler 11 Mayıs’taki toplantıya çevrildi. Uluslararası ilişkilerde alınacak her yeni karar, Orta Doğu'daki istikrar için kritik bir rol oynuyor.
Sonuç olarak, ABD ve İran arasındaki dördüncü tur görüşmeleri, belirsizliklerin hâkim olduğu bir ortamda, umudu yeniden alevlendirmek için oldukça kritik bir adım. Taraflar, masada oturduğunda, bölgesel bir barışın kapısını aralamış olabilirler.